16 Kasım 2011 Çarşamba

neden aşk ?


Neden aşk ? Çünkü;

Aşk ve din üzerine ne yazarsan çok tutar. Sonuçta rakı masasına Allah'ın selamıyla oturup, ''seviyorum ulan'' diye kalkarız.

Çünkü;

Üzerinde bu kadar çok konuşulan ve hala çözülemeyen, en büyük bilinmezdir aşk. Hakkında o   kadar çok şey yazılmış ki, efsaneler doğmuş, nesillerce anlatılmış. Şiirlere mısra, gözlere yaş olmuş yüzyıllarca.

Çok bilinmeyenli bir denklemdir, ruhunla ruhu arasında. Bilinmeyenleri sevmektir. Ellerin sevişmesidir.

Acıdır. Miğden ki yanmadır. Gözündeki yaş. Dilindeki küfürdür. Hatadır. Yapabileceğin en güzel hata.

Saftır. Onu çıplak düşünemem dersin. Ama bırakırsın kollarına. Nefesin karışır nefesine.

Kokudur. Mistir, çekersin içine. O kokuyu alınca onun parfümü bu değil, ‘o’ dersin. Elini koklarsın, gidince. çünkü siner teni tenine. Çekersin içine.

Dudaktır. Öpmek için değil be sadece. Çıkacak iki kelime laftır seni hayata bağlayan, yalan bile değse o diline..

Anlamdır. Bir mimikten, bir sözden, bir bakıştan ne olacağını anlamaktır. Ya hapseder seni zindanlara, ya uçurur anlamsız diyarlara..

Peki aşk bir lanet midir ? Gerçekten var mıdır ? Yoksa William Shakespeare’ın dediği gibi hoşlandığımız bedenlere hayalimizdeki ruhları koyuyoruz ve bunu aşk mı sanıyoruz ?

Üzgünüm, aşkı anlatacak doğru kelimeleri bulabilyseydim şair olurdum. Ben sadece kelimelerle oynuyorum, şair gibi değil, çocuk gibi..